VI. Uluslararası Sosyal Bilimlerde Kritik Tartışmalar Kongresi, İzmir, Türkiye, 4 - 05 Kasım 2023, ss.24
Sosyal bilimlerde yöntem tartışmaları denilince akla ilk gelen isimlerin başında Max Weber
gelmektedir. Bunu nedeni olarak öncelikle onun meşhur “Yöntem Kavgaları”
(“Methodenstreit”) sonrası Pozitivist Sosyal Bilim anlayışı ile Anlamacı/Yorumsamacı
Sosyoloji arasında köprü kurma çabası gösterilmektedir. Bununla birlikte, Weber’in yirminci
yüzyılın başında birleştiremediğini, yüzyılın son çeyreğinde Gadamer’in Hakikat ve
Yöntem’ine verdiği yanıtta, metinsel anlama ve tarihsel yoruma ilişkin hermeneutik meseleleri
materyalist bir tarih teorisi, eleştirel işlevselcilik, çarpık bilinç ve ideoloji eleştirisi ile
birleştirmeye çalışan Jürgen Habermas olacaktır. Methodenstreit sonrası Weber’in
yapamadığını ya da daha doğru ifadeyle eksik bıraktığını, Positivismusstreit (Pozitivizm
Tartışmaları) sonrası Habermas yapma ve tamamlama gayretinde olacaktır. Başka deyişle,
çağdaş dönemin arabulucusu Habermas’tır. İşte bu bildiride genelde sosyal bilimlerde özelde
ise sosyolojide çağdaş dönemin yöntem tartışmalarına yoğunlaşılacaktır. Habermas’da
toplanacak olan bu tartışmalar sosyoloji ve metodoloji ilişkisinde yeni bir tarz önerecektir.
Kısaca bu tarz ve bildirimizin içeriği şu şekildedir:
Sosyoloji, modern sanayi toplumundaki emeğin, gücün ve iktidarın daha derin yapılarını ortaya
çıkarmak için yüzeysel kasıtlılık ve öz-bilinçli anlam olgusunun altına bakmalıdır. Liberal
toplumun ve kapitalist endüstrinin gelişmesiyle, modern bilincin ideolojik yabancılaşmasıyla,
bilinçdışının toplumsal olarak bastırılmasıyla ve toplumsal ilişkilerin yapısal şeyleşmesiyle
birlikte, yeni sosyolojik araştırma biçimlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Anlama ile açıklama, tarih
ile bilim, tikel ile evrensel ve öznel ile nesnel arasındaki Weberci ikiliklerin üstesinden ancak
yabancılaşmış niyetlerin, bastırılmış anlamanın ve şeyleştirilmiş toplumsal eylemin tarihsel ve
yapısal biçimlerinin tanınmasıyla gelinebilir. Yapılar, işlevler, sosyal sistemler ve mekanik,
kanuna benzer davranışlar belirli bir toplum tipindeki çarpık anlam biçimlerini ifade eder.
Yorumlayıcı ve açıklayıcı sosyolojinin entegrasyonu ancak yorumlayıcı bir sosyolojinin
Weber’in rasyonalizasyon teorisine, Marx’ın metalaştırma ve fetişizm teorisine, Freud’un baskı
ve bilinçdışı teorisine ve Parsons’ın yapısal farklılaşma ve sistem entegrasyonu teorisine
eklenmesiyle ortaya çıkar. Hem yapısalcılığın (tarihsel sosyoloji) hem de işlevselciliğin
(sistemler teorisi) yöntemleri, modern kapitalist toplumdaki şeyleşmiş ve baskıcı kurumların
gelişmesinin bir sonucu olarak sosyolojide önemli roller oynamaktadır. Açıklama ve yorum,
yapı ve tarih, nomolojik ve idiografik bilim arasındaki ayrımlar sosyal teorinin kendisinde aşılır
ve bu da metodoloji ve epistemoloji konularında doğrudan söz sahibi olur. Weber’in yöntemiyle
ilgili sorunlar felsefi olarak çözümlenemiyor, fakat modernitenin yapılarını açıklama ve kültürü
anlama sürecinde sosyologlara hala çözülecek enstrümanlar sağlayabiliyor. Bu enstrümanları
en fazla ve en etkili kullanabilen sosyologların başında da, bildirimizin ana temasını üzerine
kurduğumuz, Jürgen Habermas gelmektedir.