PULMONER ARTERİYEL HİPERTANSİYON HASTALARININ DÖRT KATMANLI RİSK DEĞERLENDİRMESİNDE EKOKARDİYOGRAFİNİN ROLÜ


Creative Commons License

Çolak A., Akdeniz B.

aKCİĞER DAMAR HASTALIKLARI ARAŞTIRMA DERNEĞİ, Muğla, Türkiye, 27 Ekim 2022 - 30 Eylül 2023, ss.25

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Muğla
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.25
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

AMAÇ: Pulmoner arteriyel hipertansiyonu (PAH) olan hastaların yönetiminde risk sınıflaması çok önemli bir rol oynamaktadır. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda fonksiyonel kapasite, 6 dakika yürüme testi ve BNP veya NT-proBNP değerlerini baz alan dört katmanlı risk modelinin mortaliteyi öngördürmede en az üç katmanlı model kadar iyi olduğu gösterilmiştir. Ayrıca dört katmanlı risk modelinin orta risk grubu içerinde ayırım yapma gücünün üç katmanlı risk modeline göre daha iyi olduğu belirlenmiştir ve bu model güncellenmiş tedavi algoritmasına dahil edilmiştir. Bu çalışmada, dört katmanlı risk modelinde orta-düşük ve orta-yüksek risk grubundaki hastaların ayırımında ekokardiyografik parametrelerinin rolünün değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışmaya idiyopatik ve bağ dokusu hastalığı ilişkili grup 1 PAH olan 20 hasta dahil edildi. Hastalar fonksiyonel kapasite, 6 dakika yürüme testi ve BNP değerlerine göre orta-düşük ve orta-yüksek risk kategorisine ayrıldı. Ekokardiyografik olarak sağ ventrikül çapı (RVd), sağ atriyum alanı (RAA), sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi (RVFAC), triküspid anüler düzlem sistolik hareketi (TAPSE), sistolik pulmoner arter basıncı (SPAP), triküspid kapak yetersizliği regurjitan velositesi (TRV), triküspid anüler sistolik maksimal hız (RV S’), sağ ventrikül çıkış yolu velosite zaman integrali (RVOT VTI) ve TAPSE/SPAP oranı değerlendirildi. Orta-düşük ve orta-yüksek risk kategorisindeki hastaların ekokardiyografik parametreleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların %40’ı idiyopatik PAH (n=8) ve %60 ‘ı bağ dokusu ilişkili PAH (n=12) tanıları ile takip edilmekteydi. 10 hasta orta-düşük risk, 10 hasta ise orta-yüksek risk kategorisindeydi. Ekokardiyografik parametrelerden 2 grup arasında RVd (p=0.49), RAA (p=0.54), RVFAC (p=0.34), TAPSE (p=0.6), SPAP (p=0.67), TRV (p=0.85) RV S’ (p=0.73) ve TAPSE/SPAP (p=0.88) arasında fark saptanmazken, RVOT VTI orta-yüksek risk kategorisinde anlamlı olarak daha düşük saptandı (p=0.28). Sonuç: Ekokardiyografi ile ölçülen RVOT VTI, dört katmanlı risk modelinde orta-düşük ve orta-yüksek risk kategorisindeki hastaların ayırımında kullanılabilecek kullanışlı bir noninvaziv parametredir. T