Amniyosentez Öncesi Gebelerde Anksiyete ve Depresyon Risk Düzeylerinin Belirlenmesi


Creative Commons License

Dönmez S., Dağ H., Kazandı M.

Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, cilt.3, sa.4, ss.255-261, 2012 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 3 Sayı: 4
  • Basım Tarihi: 2012
  • Dergi Adı: Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.255-261
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Amaç: Amniyosentez öncesi gebelerde anksiyete ve depresyon risk düzeylerini belirlemektir. Hastalar ve Yöntem: Bu çalışma betimsel tipte olup, Aralık 2010- Mayıs 2011 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Hastanesi Prenatal Tanılama Polikliniği’ne amniyosentez yaptırmak için gelen 207 gebeye, işlem öncesinde uygulanmıştır. Veri toplama formu olarak birey tanılama formu ve Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği (HAD) kullanılmıştır. Verilerin analizinde; sayısal değerler, sayı ve yüzde dağılımı, ortalama, standart sapma, ki-kare, kolerasyon, varyans ve non parametrik veriler için kruskal-wallis analizleri kullanılmıştır. Bulgular: Amniyosentez öncesi gebelerin anksiyete ölçeği (HAD-A) ortalaması 11.47±3.1 (min=0, max=17) olarak bulunmuştur. Kesme noktası 10 olarak alındığında gebelerin %76.3’ü anksiyete yönünden risk altında oldukları saptanmıştır. Depresyon ölçeği (HAD-D) ortalaması ise 8.40±2.65 (min=0, max=16) olarak bulunmuştur. Kesme noktası 7 olarak alındığında gebelerin %77.3’ü depresyon yönünden risk altında oldukları saptanmıştır. Sonuç: Yaygın bir obstetrik prosedür olmasına rağmen amniyosentezin psikolojik etkileri çok az dikkate alınmış ve göz ardı edilmiştir. Çalışmamızda gebelerin çoğunluğunda amniyosentez öncesi anksiyete belirlenmiştir. Gebelerde amniyosentez öncesinde görülen anksiyeteyi azaltmak için gebe ve ailesinin işlem hakkındaki eksik bilgileri saptanmalıdır. Sağlık personeli tarafından gebelere amniyosentezin amaçları, yararları, riskleri ve sınırlılıkları ile ilgili bilgi verilmelidir. Ayrıca işlem sırasında uygun iletişim teknikleri kullanılarak gebenin anksiyetesi azaltılmalıdır.

Objectives: To determine the anxiety and depression risk levels of pregnant women’s before the amniocentesis. Patients and Method: This is a descriptive study and it was applied to 207 pregnant women before amniocentesis between December 2010 - May 2011 in the Ege University Hospital Prenatal Diagnostic Outpatient Clinic. Individual Identification Form and The Hospital Anxiety and Depression Scale (HAD) were used in data collection. The numerical values , number, percentages, mean, standard deviation, chi-square, correlation, one way anova, kruskal wallis were used in analysis of the data. Results: The mean score of HAD-A was found 11.47 ± 3.1 (min= 0, max= 17) before the amniocentesis in pregnant women. Taking 10 as cutting point, 76.3% of them were found to be at risk in terms of anxiety. The HAD-D mean score was found 8:40 ± 2.65 (min= 0, max = 16). Taking 7 as cutting point, 77.3% of pregnant women were found to be at risk in terms of depression. Conclusions: Although amniocentesis is a common obstetric procedure, psychological effects of it have been considered very few and ignored. In our study, anxiety was determinated in the majority of pregnant women before amniocentesis. The lack of information pregnant women should be identified to decrease their anxiety level which was seen before amniocentesis. Health staff should give information to them about the goals, benefits, risks and limitations of amniocentesis. Also their anxiety level should be reduced by using appropriate communication techniques during the test.