Termoplastik tabanlı sızdırmazlık profillerinin üretim yöntemlerinin geliştirilmesi


Uyulgan B. (Yürütücü)

TÜBİTAK Projesi, 2244 - TÜBİTAK Sanayi Doktora Programı Projesi, 2020 - 2028

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Destek Programı: 2244 - TÜBİTAK Sanayi Doktora Programı Projesi
  • Başlama Tarihi: Temmuz 2020
  • Bitiş Tarihi: Temmuz 2028

Proje Özeti

Günümüzde, yoğun rekabetin sahne aldığı global otomotiv endüstrisinde; firmaların mevcut yerini koruyabilmesi ve ilerlemesi; araştırma faaliyetleri sonucunda elde edilecek yeni ürünlerin ve üretim metotlarının geliştirilmesine bağlıdır. Sektörün ihtiyaçları ile şekillenen yeni trendler daha hafif yapılı ve yüksek performanslı, geri dönüştürülebilir araç komponentlerinin üretimini, yalın, sürdürülebilir, çevreci ve düşük maliyetli üretim yöntemlerinin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Otomotiv sektöründe polimerlerin kullanımı her geçen gün artmakta, kullanılan polimerlerin özellikleri de buna bağlı olarak değişmektedir. Otomotiv sızdırmazlık fitilleri sektöründe gözlemlenen önemli bir eğilim; kauçuk EPDM “Etilen Propilen Dianen Monomer” esaslı malzemeler yerine, yapısında termoplastik esaslı TPV ”Termoplastik Vulcanizat” ya da SEBS “Stiren Etilen-Bütilen Stiren” gibi malzemelerin bulunduğu TPE “Termoplastik Elastomerler” in kullanımının giderek yaygınlaşmasıdır. Bu değişimin temel sebepleri:1) Daha düşük yoğunluklu ve hafif olmaları, 2) Geri dönüştürülebilir olmaları, 3) Daha yalın ve otomasyona uygun yöntemler ile üretilebilir olmaları, düşük enerji tüketimi ve daha küçük üretim alanı gerektirmeleri, 4) Daha düşük maliyetli olmaları olarak sıralanabilir. Endüstri 4.0 gibi yeni yaklaşımlar bu trendin giderek artacağını göstermektedir.

Termoplastik tabanlı sızdırmazlık profilleri; sırası ile aşağıdaki prosesler sonucunda üretilir. Granül olarak temin edilen hammaddelerin extrüder hatlarında ısı ve basınç altında istenen kesit geometrilerinde şekil verilebilir hale getirilmesi, gerekli yüzey uygulamalarının yapılması, soğuma ile kesit geometrilerinin sağlanması, son aşamada enjeksiyon yöntemi ile son ürünün oluşturulmasıdır. Tüm bu aşamaların sonucunda elde edilen ürünün yeni nesil araçlardaki istenen performans beklentilerini sağlaması için 0.05 mm gibi çok dar tolerans aralıklarına kadar inebilen bir hassasiyete sahip olması gerekmektedir. Bununla birlikte tüm prosesin yüksek kalite standardına, daha düşük üretim ve ilk yatırım maliyetine, yüksek servis ömrüne sahip olması beklenmektedir. Tüm bu bahsedilen gereklilikler ile proses yöntemlerinin yeni fikirler ve araştırma faaliyetleri sonucunda en iyi duruma getirilmesi öngörülmektedir. Sektörde önemli bir etki yapacak olan geliştirmeler; endüstride uzun yıllar sonunda elde edilen tecrübelerin, temel araştırma faaliyetleri ile elde edilecek çıktılar ile birleştirilmesi sonucunda mümkün olacaktır.

Bu gereklilikler çerçevesinde öncelikle prosesin termodinamik esaslarının farklı mühendislik metotları kullanılarak analizi yapılacaktır. Analitik, nümerik ve deneysel yöntemlerin bir arada yer alacağı bu çalışma da prosese ait nitelikli bir bilgi birikimi sağlanacak her bir proses parametresinin etkinliği araştırılacaktır. Bir diğer aşamada ise proseste kullanılan metal – polimer etkileşiminin etkin bir incelemesi yapılarak, iyileştirilmesi yönünde yaklaşımlar geliştirilecektir. Ürün geliştirme süreçlerinin ve maliyetlerinin azaltılması önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu projede; otomotiv endüstrisinde yaygın olarak kullanılan plastik kalıp takım çeliklerinin kullanım yerlerine göre farklı tipte oluşan, aşınma ve korozyon problemlerinin incelenmesi ve çözümü için çalışmalar yürütülecektir. Kalıplarda yaşanan aşınma ve korozyon problemleri nedeniyle işleme kalitesi bozulmakta, servis ömürleri azalmakta ve maliyetleri artmaktadır. Ortaya çıkan bu olumsuz etkenleri ortadan kaldırmak için yeni nesil takım çeliklerinin değerlendirilmesi, kimyasal ve mekanik özelliklerinin iyileştirilmesi, uygun yüzey kaplama ve ısıl işlemlerin uygulanması incelenecek yöntemler arasındadır.

Bu kapsamda oluşan malzeme temelli problemlerin çözümü için geliştirilecek olan borlama işleminin malzemelerin aşınma ve korozyon dirençlerini arttırmasıyla birlikte yorulma dayanımlarını arttırdığı ve diğer yüzey özelliklerini de geliştirdiği bilinmektedir. Metalik malzemelerin termo-kimyasal olarak borlanmasında, malzemenin cinsine, kimyasal bileşimine ve kullanılan borlama ortamına bağlı olarak oluşan borür tabakasının morfolojisi, mekanik özellikleri ve kimyasal içeriği değişebilmektedir. Bu projede, plastik enjeksiyon kalıplarında mevcut durumda kullanılmakta olan QT (su verilmiş, temperlenmiş) olarak temin edilmiş çeliklerin yerine temin ve talaşlı imalat maliyeti daha ucuz çeliklerin kullanılabilirliği aşınma ve korozyon direnci açısından incelenecektir. Mevcut durumda kullanılan çeliklerin yerine alternatif olarak seçilen çeliğinin borlama yöntemlerinden biri olan katı ve elektroliz borlama yöntemi ile mekanik ve kimyasal özelliklerinin iyileştirilmesi planlanmaktadır. Borlama parametreleri ve seçilen çeliğin borlama işlemi sonucunda sahip olacağı aşınma ve korozyon direncine olan etkileri araştırılıp, optimum aşınma ve korozyon direnci için parametrelerin belirlenmesi aşamasından sonra performans testleri ile mevcut plastik enjeksiyon kalıp takım çelikleri arasındaki yeri ve kullanılabilirliği değerlendirilecektir.

Sunulan bu proje ile korozyon ve aşınmanın yoğun olduğu ve sürtünmeye bağlı olarak oluşan enerji kaybının fazla olduğu otomotiv sanayisinde kullanılmakta olan yüksek maliyetli plastik kalıp çeliklerine alternatif olarak geliştirilecek olan görece düşük maliyetli plastik kalıp çelikleri, borlama işlemi ile mekanik ve kimyasal özelliklerinin derinlikli bir incelemesinden başlayarak, borlama işleminin etkisi, metal yüzeyinin sert aşınmaya ve korozyona dayanıklı, iç kısmının ise yeterli dayanımda ve enerji absorbe edecek şekilde tok olarak kalmasının sağlanması ile sektörün güncel ihtiyaçlarına yanıt üretecek bilgi birikimini, analiz ve ölçüm metotlarını geliştirerek literatüre de katkı sağlayacaktır. Proje bu yönü ile birlikte, hem yoğun rekabetin yer aldığı otomotiv endüstrisinde yaşanan problemlere yenilikçi yaklaşımlar ile katkı sağlayacak hem de akademik katma değeri yüksek olduğundan üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde uluslararası rekabete öncülük edip, ülke ekonomisine katkısı yüksek olacaktır.