Epilepsi hastaları ve normal kontrollerde elektroensefalografide çok yüksek frekanslı osilasyonların epileptojenik odağı belirlemede rolü


Uludağ İ. F.(Yürütücü), Çek M. E., Uludağ B., Şener U., Baş D. F.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Araştırma Projesi, 2022 - 2023

  • Proje Türü: Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Araştırma Projesi
  • Başlama Tarihi: Eylül 2022
  • Bitiş Tarihi: Eylül 2023

Proje Özeti

Saçlı deriden yapılan EEG kayıtlamaları, epilepsi, ensefalopati, ensefalit, inme, lokalize beyin disfonksiyonlarının ortaya konması gibi

pek çok durumda kullanım alanı bulan önemli tanısal yöntemlerden biridir. Epilepsinin türüne göre değişiklik göstermek üzere

bölgesel yüksek voltajlı keskin, diken veya bu boşalımın yavaş dalga ile oluşturduğu kompleksler epilepsi açısından tanı koydurucu ve

lokalize edici özellik göstermektedir. Ancak, epileptojenik bir odağın belirlenebilmesi için hipersenkron epileptiform aktivitenin en az

6 santimetre kare alanda oraya çıkması ve yayılması gereklidir.

Uyanıklık sırasında, elektroensefalografide kaydedilen normal beyin dalgaları frekanslarına göre isimlendirilir: alfa (8-12 Hz), beta (13-

30 Hz), gamma (30-40 Hz). Normal olmayan durumlarda uyanıklık EEG' sinde teta (4-7 Hz) ve delta (1-4Hz) dalgaları denen daha yavaş

aktiviteler yaygın veya lokalize olarak ortaya çıkar. Gamma bandının üzerinde olan dalgaların klinik önemleri çok iyi bilinmemektedir.

Yüksek frekanslı salınımlar (YFS), son yıllarda üzerin de çokça çalışılan yeni bir EEG ilgi alanıdır. YFS, frekanslarına göre: Ripple (80-250

Hz), hızlı ripple (250-500 Hz), çok hızlı ripple (500-1000 Hz) ve nadiren görülebilen ultra-hızlı ripple (1000-2000 Hz) alt gruplarına

ayrılır. YSF' lerin epileptojenik zonun bir biyolojik işaretçisi olduğu ileri sürülmektedir. Fakat bazen normal kişilerde de YFS

görülebilmektedir. YFS arasında epileptojenik zona en spesifik olanın çok hızlı Ripple salınımları olduğu ileri düşünülmektedir.

Epilepsi tanısında rutinde interiktal yani nöbetler arası dönemde EEG çekilmektedir. Bu dönem içerisinde klinik şüphe duyulan bir

hastada EEG'nin epileptiform özellik gösterme şansı %60 civarındadır. Tekrarlayan çekimler ile bu olasılık en çok %70'e

yükseltilebilmektedir. Bu yönüyle epileptojenik zonun belirlenebilmesi için epileptiform dalgalar dışında ek başka işaretleyiciler

ihtiyaç vardır. Son yıllarda yukarıda sözü edilen yüksek frekanslı aktivitelerin epilepside kullanımı bu görüşü destekler bir durumdur.

Bu projede, HFO'ların epilepsi tanısında yetersiz kalabilen rutin EEG'nin tanısal duyarlılığını artırmak ve EEG de HFO'ların belirlenmesi

için mevcut yöntemlere ilave yeni algoritma ve modellerin ortaya konması amaçlanmaktadır.