Avcı E. (Yürütücü), Gür B., Sunna Ç., Mimaroğlu S., Erol D., Sözbilir H., et al.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, BAP Diğer, 2025 - 2027
| Dünya’nın son 500 yılındaki en büyük depremleri arasında gösterilen 6 Şubat depremleri 50.000’i aşkın can kaybı ve milyarlarca doları bulan mal kaybı yanı sıra, kültürel varlıklarımızın önemli bir bölümünün de tahrip olmasına neden olmuştur. Türkiye’nin önemli bir bölümünün deprem tehlikesi ve riski altında olduğunu düşündüğümüzde, kültürel varlıklarımızın da gelecekteki depremlere karşı korunması gerektiği net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda hangi kültürel varlığımızın olası yıkıcı bir deprem öncesinde nasıl davranacağının bilinmesi ve buna göre ne tür önlemlerin alınmasının gerektiğinin önceden saptanması son derece önemlidir. Deprem riski taşıyan bölgelerdeki antik kentlerin korunması hem tarihi yapıların yapısal bütünlüğünün hem de bunların korunmasını etkileyen sosyo-kültürel dinamiklerin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını gerektiren çok yönlü bir zorunluluktur. Bu kapsamda, depremler, antik kentsel çevreler için önemli riskler oluşturmakta ve modern teknolojiyi geleneksel bilgi ile bütünleştiren yenilikçi koruma yaklaşımlarını gerekli kılmaktadır. Bu proje ile özellikle sismik tehditler bağlamında antik kentlerin korunmasına yönelik çeşitli strateji ve metodolojileri, disiplinlerarası metodolojilerden yararlanarak incelenecektir. Proje kapsamında oluşturulan iş paketleri ile; Efes, Metropolis, Thyateira, Sardes ve Pergamon antik kentlerinin mevcut durumunun ortaya konması, antik yapıların yapısal olarak sınıflandırılması, bu sınıflara giren yapıların deprem etkileri altındaki kırılganlık karakterinin araştırılması, 3 boyutlu modelleme ile diri faylarla ilişkisinin belirlenmesi, antik kentlere ait yapıların deprem sırasındaki davranışının önceden bilinmesi, mimari yapıya uygun koruma planlarının hazırlanması ve bu planların bilgisayar ortamında deprem senaryosuna dayalı test edilmesi hedeflenmiştir. Deprem riski taşıyan bölgelerdeki antik kentlerin korunması jeolojik, yapısal, teknolojik ve sosyo-kültürel hususları kapsayan multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Araştırmacılar, bu farklı bakış açılarını bütünleştirerek, tarihi alanları yalnızca sismik tehditlerden korumakla kalmayıp, aynı zamanda modern kentsel peyzajda uygunluklarını ve sürdürülebilirliklerini sağlayan kapsamlı stratejiler geliştirebilirler. Bu alanda devam eden araştırmalar ve yenilikler, özellikle doğal afetlere karşı savunmasız bölgelerde mirasın geleceğe yönelik korunmasında etkili olacaktır. Bu proje mevcut arkeoloji, jeoloji, jeofizik, mimarlık ve turizm literatürlerine katkı sağlamakla birlikte, İzmir ve çevresinin deprem tarihçesinin incelenmesi ve deprem üretme aralıklarının saptanması ile depremlere karşı hazır olma ve antik kentlerin yapı güvenliğinin sağlanmasına da referans olabilecek önemli çıktılar elde edilmesini sağlayacaktır. Proje verileri ile oluşturulacak bilimsel yayınlar ise arkeoloji, jeoloji, jeofizik, inşaat, mimarlık ve turizm alanları başta olmak üzere birçok disipline kapsamlı bir referans/atıf kaynağı olacaktır. Söz konusu proje sonunda ortaya çıkacak olan bilimsel çalışmaların Dokuz Eylül Üniversitesi’nin kurumsal kimliğine de çok disiplinli yaklaşımlar ile olumlu bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir |