Gezer N. S. (Yürütücü)
Diğer Uluslararası Fon Programları, 2021 - 2022
İlk olarak
Aralık 2019’da Vuhan’da ortaya çıkıp kısa sürede tüm dünyaya yayılan, yeni
koronavirüs hastalığı (COVID-19), sıklıkla solunum sistemini tutar ve akciğer
tutulumu COVID-19 ölümlerinin büyük bir çoğunluğunda görülür. COVID-19 şüpheli
olgularda kesin tanıya ulaşmak için RT-PCR testi ve toraks bilgisayarlı
tomografi (BT)’si birlikte kullanılır. COVID-19 tanısı amacıyla yapılan BT
tetkikleri, intravenöz kontrast madde kullanılmadan, düşük radyasyon dozu ile
çekilir.
Pulmoner tromboemboli (PTE), COVID-19
pnömonisi geçiren hastalarda görülme sıklığı %30’a kadar çıkabilen, hayatı tehdit
edici riskleri bulunan kötü prognostik faktörlerden biri olup acil tanı ve
tedavi gerektirir. Günlük pratikte yaşanan en önemli sorunlardan biri, PTE
tanısında kullanılan laboratuvar tetkiki olan kan d-dimer düzeyinin, embolisi
olsun veya olmasın, COVID-19 vakalarının büyük çoğunluğunda yükselmesidir. PTE
tanısı amacıyla kullanılan diğer bir yöntem olan BT anjiografi ise, COVID-19
tanısında kullanılan BT protokolünün aksine, daha yüksek doz ve intravenöz
kontrast madde ile çekilir. Bu da hastanın hem ikinci kez yüksek doz radyasyona
maruz kalmasına, hem de nefrotoksik ve allerjen olan iyotlu kontrast madde
almasına neden olur.
Bu çalışmanın birincil amacı,
COVID-19 tanısı için çekilmiş kontrastsız düşük doz BT görüntülerinden, tam
otomatik akciğer damar ağacı bölütlemesi yapabilen, kontrast madde kullanılmış
gibi görüntü oluşturabilen ve pulmoner tromboemboli tanısı koyabilen yapay zeka
uygulaması geliştirmektir. Geliştirilecek yapay zeka uygulaması, sadece
COVID-19 ve PTE hastaları için değil, herhangi bir endikasyon ile çekilen tüm toraks
BT tetkikleri için kullanılabilecek olup toraks radyolojisinde kontrast maddeye
olan ihtiyacın büyük oranda ortadan kalktığı yeni bir dönem başlatacaktır.
Bu amaçla, çalışmaya Dokuz Eylül
Üniversitesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalında PTE tanısı alan ve 48
içerisinde çekilmiş kontrastlı BT anjiyografi ve kontrastsız düşük doz BT tetkikleri
bulunan 100 hasta dahil edilecektir. BT Anjiyografi tetkikleri üzerinde PTE
bulunan damar segmentleri, her kesit üzerinde manuel olarak radyolog tarafından
etiketlenecektir. Yapay zeka algoritması etiketlenmiş BT anjiyografi
görüntüleri ile eğitilecek ve kontrastsız BT tetkikleri ile test edilecek ve
performansı ölçülecektir.
9. Araştırmanın
önemi, bilime ve uygulamaya yaptığı katkı (güncel literatüre dayalı ve metin
içinde kaynak göstererek açıklayınız):
İlk olarak
Aralık 2019’da Vuhan’da ortaya çıkıp kısa sürede tüm dünyaya yayılan, SARS-CoV-2
(Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus-2)’nin insanlarda sebep olduğu
yeni koronavirüs hastalığı (COVID-19), asemptomatik seyredebilmekle
beraber, hastalık spektrumu basit soğuk algınlığından ölüme dek değişkenlik
göstermektedir [1]. Enfeksiyonun belirtileri sıklıkla solunum
sisteminde görülmekte olup kardiyovasküler, gastrointestinal, genitoüriner
ve santral sinir sisteminde de yaygın semptomlar bildirilmiştir [1].
Akciğer
tutulumu COVID-19 ölümlerinin büyük bir çoğunluğunda izlenmektedir [2].
Otopsi serilerinde makroskopik olarak en sık görülen bulgular, akciğer
ağırlığında artış ve pulmoner ödem, daha az oranda ise konsolidasyon
odaklarıdır [3]. Hastaların bir kısmında ise mikroskobik olarak pulmoner trombus
görülmüştür. Bütün otopsi serilerinde COVID-19’un mikroskobik majör bulgusu
diffüz alveolar hasar olarak belirtilmiştir [3].
COVID-19'a neden olan SARS-CoV-2 için
kesin tanısal test, boğaz sürüntüsünden alınan gerçek zamanlı ters
transkriptaz- polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) testidir ve oldukça spesifiktir
[1]. Ancak bu test özellikle hastalığın erken dönemlerinde düşük bir
hassasiyete sahiptir (en düşük bildirilen duyarlılık oranı %60-70, en yüksek
ise %95-97). RT-PCR testinin diğer bir dezavantajı ise, sonucunun çıkması için
geçen sürenin kimi zaman 48 saate kadar uzayabilmesidir. Ayrıca yeterli sayıda
test temin edilememesi, pandemi sürecinde yaşanan sorunlardan biridir.
Radyolojik yöntemler, COVID-19 için kesin
tanı testi değildir, ancak tanı ve ayırıcı tanıya yardımcı olmaktadır [4]. Akciğer
grafisi, COVID-19 tanısında kullanılan ilk tercih radyolojik görüntüleme yöntemi
olmakla birlikte tanıda duyarlılığı oldukça düşüktür (%30-60) [5]. Grafinin
normal olması, akciğerde pnömoni varlığını dışlamaz [5]. COVID-19
şüpheli olgularda kesin tanıya ulaşmak için RT-PCR testi ve toraks bilgisayarlı
tomografi (BT)’si birlikte kullanılmaktadır [4]. BT, tanı sürecini
hızlandırmakta ve hastalık yönetimini kolaylaştırmaktadır. Yapılan yayınlarda,
bilgisayarlı tomografi tetkiklerinde tutulum gösteren akciğer parankim hacmi
ile hastalık prognozu ve mortalite arasında direk ilişki olduğu gösterilmiştir [6].
COVID-19
tanısı amacıyla yapılan bilgisayarlı tomografileri tetkikleri, intravenöz
kontrast madde kullanılmadan, düşük radyasyon dozu ile çekilir. British
Society of Thoracic Imaging, Fleischner Society ve Radiological Society of
North America gibi pek çok önemli topluluk ve güncel literatür, intravenöz
kontast maddeye bağlı nefrotoksik etkilerden ve bilgisayarlı tomografinin
yaygın kullanımından doğan artmış radyasyon maruziyetinden sakınmak amacıyla bu
önerilerde bulunmaktadır.
Pulmoner tromboemboli,
akciğer atar damarları içerisinde kan pıhtısı oluşması, dolayısıyla atar
damarların tıkanması ile karakterize bir patolojidir. COVID-19
pnömonisi geçiren hastarda pulmoner tromboemboli görülme sıklığının %30 gibi yüksek
oranlara kadar çıkabileceğini gösteren yayınlar vardır [7, 8, 10]. COVID-19
hastalarında daha sık karşılaşılan bu patolojinin hayatı tehtid edici riskleri
bulunmaktadır [7-9]. Pulmoner tromboenboli varlığı, COVID-19 hastaları için
kötü prognostik faktörlerden biri olup acil tanı ve tedavi gerektirmektedir
[7-9]. Pulmoner tromboembolisi bulunan COVID-19 hastalarında yoğun bakıma yatış
ihtiyacı daha fazladır [9]. Bununla birlikte, zamanında ve uygun tedavi ile emboliye
bağlı oluşan akciğer kanaması veya nekroz gelişimi önlenebilir [7-10].
Günlük
pratikte yaşanan en önemli sorunlardan biri, pulmoner tromboemboli tanısında
kullanılan laboratuvar tetkiki olan kan d-dimer düzeyinin, embolisi olsun veya olmasın,
COVID-19 vakalarının büyük çoğunluğunda yükselmesidir [7, 10]. Bu nedenle COVID-19
hastalarında d-dimer bakılması, pulmoner emboli tanısında yetersiz kalmaktadır.
Bu grup hastalarda, pulmoner emboli tanısı amacıyla kullanılan
diğer bir yöntem olan BT anjiyografi tetkikine baş vurulur [10] (Resim 1). BT anjiyografinin ise,
COVID-19 tanısında kullanılan tomografi protokolünün aksine, daha yüksek doz ve
intravenöz kontrast madde ile çekilmesi gerekmektedir [11]. Bu amaçla,
hastanın damarından verilen ve böbrekler üzerinde toksik (nefrotoksik) olan 100
ml iyotlu kontrast madde kullanılır. Bu durum, hastanın
hem ikinci kez tomografi çekilerek daha fazla radyasyona maruz kalmasına, hem
de nefrotoksik olan iyotlu kontrast madde almasına neden olmaktadır. İyotlu
kontrast madde kullanılması, özellikle diyabeti olan, böbrek fonksiyon
bozukluğu olan ve ileri yaştaki hastalarda, geçici veya kalıcı böbrek
yetmezliği ile sonuçlanabilir. Ayrıca BT tetkiklerinde kullanılan intravenöz
kontrast maddeler, nefrotoksisite dışında cilt döküntüsü, bulantı, kusma,
kaşıntı, terleme, baş ağrısı, hafif bronkospazm
gibi hafif-orta şiddetli alerjik reaksiyonlara da yol açabilirler [12]. Dahası,
tedavi edilmezse ölüm ile sonuçlanan hipotansiyon, bradikardi, şiddetli ödem,
ciddi solunum sıkıntısı ve kardiyak arrest ile karakterize anaflaktik şoka
neden olabilirler [12].
Resim 1: A, Kontrast
madde kullanılmaksızın elde olunmuş Toraks BT tetkikinin hilus düzeyinden geçen
kesitlerinde her iki tarafta pulmoner vasküler yapılar simetrik ve izodens
olarak izlenmekte. B, Aynı hastanın aynı gün elde olunan Toraks BT anjiyografi
tetkikinde, intravenöz kontrast madde sayesinde sağ pulmoner arter (siyah ok)
ve alt lob dalı içerisinde (beyaz ok) dolum defekti oluşturan pulmoner
tromboemboliye ait hipodens görünüm izlenmekte. Soda alt loba giden normal
pulmoner artere ait kontrastlanma görülmekte (kesikli ok).
Bu
çalışmanın birincil amacı, COVID-19 tanısı koymak amacıyla çekilmiş kontrastsız
düşük doz bilgisayarlı tomografi görüntülerinden, tam otomatik akciğer damar
ağacı bölütlemesi yapabilen ve pulmoner tromboemboli tanısı koyabilen yapay
zeka uygulaması geliştirmek, bu sayede emboli tanısı koyabilmek
için, nefrotoksik ve allerjen özellik taşıyan kontrast madde ile yapılan ve hastaların
ikinci kez radyasyona maruz kalmasına neden olan BT anjiyografi tetkikine olan
ihtiyacı ortadan kaldırmaktır.
Son yıllarda, akciğer damar ağacı
bölütlemesi yapabilen çeşitli yapay zeka uygulamaları geliştirilmiştir. Bu amaçla
geliştirilen uygulamaların büyük çoğunluğu, intravenöz kontrast madde verilerek
çekilen BT incelemeleri ile geliştirilmiştir [13, 14, 22, 26]. Bu çalışmanın
sonucunda geliştirilecek olan yapay zeka uygulamasının ise, mevcut
uygulamalardan farklı olarak, kontrastsız bilgisayarlı tomografi görüntülerini kullanarak
akciğer damar ağacı bölütlemesi yapması amaçlanmıştır. Geliştirilecek yapay
zeka uygulaması, sadece COVID-19 ve pulmoner tromboemboli hastaları için değil,
herhangi bir endikasyon ile çekilen tüm toraks BT tetkikleri için
kullanılabilecek olup toraks radyolojisinde kontrast maddeye olan ihtiyacın
büyük oranda ortadan kalktığı yeni bir dönem başlatacaktır.
Yapılan Toraks BT veya BT Anjiyografi
tetkiklerinde, hastanın yaşına ve kilosuna, kontrast maddenin konsantrasyonuna
göre değişken miktarlarda olmakla birlikte, yetişkin hastalarda yaklaşık 100 ml
kontrast maddeye (yaklaşık 120-170 TL) ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma sayesinde
toraks BT tetkiklerinde kontrast maddeye olan ihtiyacın azalmasının diğer bir
avantajı ise tetkik maliyetini düşürmesidir.
Ayrıca bu çalışmada, toraks BT’de kontrast
maddeye olan ihtiyacın azalması dolayısıyla intavenöz kateterizasyona, yani
girişimsel işleme olan ihtiyacın da ortadan kalkması hedeflenmiştir. İntravenöz
kontrast maddeyi enjekte etmek için çoğu zaman BT ünitesinde görevlendirilmiş
hemşire veya radyolog tarafından, genellikle hastanın kolundaki antekübital ven
veya el sırtındaki ven düzeyinden damar yolu açılması gereklidir. Kataterize
edilen damar yolundan yüksek hız ve basınçla enjekte edilmesi gereken kontrast
madde, zaman zaman, özellikle yaşlı hastalarda, kemoterapi alanlarda, periferal
venöz hastalıklı bireylerde, diyabet ve derin ven trombozu varlığında ekstravaze
olabilmektedir. Böyle durumlarda hastanın farklı bir damarından tekrar
kateterizasyonu gereklidir. Kontrast madde kullanımının azalmasıyla hem
zaman ve iş gücü kaybını önlemek, hem de hasta konforunu artırmak amaçlanmıştır.