Afgan sinemasında 'Sıddıq Barmak ve Atiq Rahimi filmleri ışığında toplumsal ve kültürel belleğin izleri'


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2024

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: GÜLBİN AYDIN

Danışman: Dilek Tunalı

Özet:

Ülke olarak sınırlarının belirlenip, bugünkü adıyla 1747 yılında dünya tarihinde bir imparatorluk olarak varlığını gösteren Afganistan; coğrafi konumunun öneminden dolayı yaşadığı işgaller, iç savaşlarla anılmış ve bu durum günümüze kadar süregelmiştir. Son yıllarda Taliban yönetimi altında baskı ve engeller gibi her türlü zorlu koşula rağmen sanatçılar özellikle de sinemacılar, yaşadıkları coğrafyadan dünyaya ve toplumlarına bir pencere açmaya, seslerini bütün dünyaya duyurmaya gayret etmişlerdir. Bunun için de dönem dönem sinema adına çeşitli örnekler vermişlerdir. Savaşın ve iç karışıklıkların Afgan halkı üzerindeki izlerine ve yaratılmaya çalışılan kültürel yıkıma bir karşı duruş olarak; gerçeğin hafızasını, yaş ve cinsiyet ayrımı yapmadan yaşadıkları topluma, kendilerine ve dünyaya anlatmaya çalışan Afgan sinemacılarından Atiq Rahimi ve Siddiq Barmak'ın filmlerindeki anlatı dilinden yola çıkarak yapılan bu çalışmada; sosyo-kültürel bağlamda, toplumsal ve ideolojik ayrımlar çerçevesinde, betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın amacı Afgan sinemasının toplumsal ve kültürel yapısındaki inanç, din, aile ve cinsiyet ilişkilerinin işleniş biçimini bellek kavramıyla eşleştirerek incelemektir. Atiq Rahimi'nin "Earth and Ashes" (Toprak ve Küller- 2004) "The Stone of Patience" (Sabır Taşı- 2012) filmleri ile Siddiq Barmak'ın "Osama" (Osama- 2003) filmlerinin analiz edildiği çalışmada, devlet tarafından dayatılan İslam inancına, Taliban yönetimine, Batı'nın seyirci kaldığı ve zemin hazırladığı ülkelerindeki iç savaşın kendi halkları üzerinde oluşturduğu sosyo-kültürel yıkıma karşı eleştirel bir yaklaşım sergilendiği görülmektedir. Yönetmenler, Tanrı, iyilik, kötülük, ilahi adalet, mutlu son gibi kavramları filmlerinde çürütürler, bunu da kolektif ve bireysel inanç belleği üzerinden yaparlar.