2014-2021 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi adli tıp anabilim dalı tarafından adli raporu düzenlenen malpraktis olgularının değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ÇAĞDAŞ SAVAŞ

Danışman: Yücel Arısoy

Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu

Özet:

Giriş ve Amaç: Sağlık personelinin kusurlu eylemleri sonucu ortaya çıkan hastalık, sakatlık veya ölüm olayları iddiaları; hasta ve hasta yakınlarının bu konudaki bilgi düzeyinin artması, çeşitli sağlık politikaları, yasal düzenlemeler, özellikle medyanın olumsuz tutumları ile artan tıbbi bilgi ve teknoloji sonucu geçmişte yapılamayan bir takım riskli işlemlerin yapılabilmesi neticesinde gün geçtikçe artmaktadır. Sağlık personelinin bu konuda üzerindeki baskının azaltılması ve sağlık hizmetlerinin kaliteli bir biçimde yürütülmesi açısından konunun çok yönlü ve ayrıntılı olarak tartışılması ciddi önem arz etmektedir. Bu çalışmada tıbbi uygulama hatası kapsamında farklı bakış açısı ve yaklaşımları tartışarak; mevcut veriler ve konuyla ilgili literatür bilgileri eşliğinde bilimsel tartışmalara katkıda bulunmak ve malpraktis olgularına yönelik yapılan değerlendirmelerde izlenecek yöntemlerin tartışılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 01.01.2014 – 31.12.2021 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalımıza tıbbi uygulama hatası iddiası nedeniyle resmi makamlarca ve bireysel başvuru yoluyla medikolegal değerlendirme yapılması amacıyla yönlendirilen olgular retrospektif olarak incelendi. Demografik veriler, iddiaya konu sağlık birimi, klinik birim, tıbbi uygulama hatası iddiasının konuları, nedenleri, ölümle sonuçlanıp sonuçlanmadığı, tarafımıza yapılan başvuru şekli, bilirkişi görüşümüz ile diğer kurumların görüşlerinin karşılaştırılması ve tıbbi uygulama hatası kararına ilişkin bilgiler elde edildi. Veriler arasındaki ilişki SPSS 26.0 programı kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: 92 olgu değerlendirildi. Olguların %56,5'i (52) kadın, yaş ortalamasının 39,36 ± 19,32 olduğu görüldü. Olguların ilk başvuru yaptıkları ve iddialara en sık konu olan sağlık biriminin %64,1 oranıyla özel sağlık kuruluşları olduğu görüldü. İddialara konu en sık klinik branşın %58,7 ile cerrahi branş olduğu ve iddialara konu en sık klinik birimin ise %17,4 ile kadın hastalıkları ve doğum olduğu görüldü. Tıbbi uygulama hatası iddiasının ölümle sonuçlanıp sonuçlanmaması ile tarafımıza yapılan başvuru şekli (p<0,001) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. Yine tıbbi uygulama hatası iddiasının ölümle sonuçlanıp sonuçlanmaması ile iddialara konu klinik branş (p=0,016) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. Tıbbi uygulama hatası iddiasının konularına bakıldığında ilk sırada 56 olgu ile tedavi hatalarının yer aldığı görüldü. Tıbbi uygulama hatasının nedenleri içerisinde ise en büyük grubu 7'şer olgu ile tedavi hataları ve özen ve dikkat eksikliğinin oluşturduğu görüldü. Tartışma ve Sonuç: Çalışmamızda ülkemizdeki diğer çalışmalarla benzer şekilde cerrahi branşların tıbbi uygulama hatası iddialara konu en sık klinik branş olduğu görüldü. Hekimler malpraktis yönünden riskli olarak gördükleri branşları gün geçtikçe daha az oranlarda tercih etmektedir. Bu durumun önlenebilmesi için tıbbi uygulama hataları ile ilgili medyadaki dezenformasyonların önüne geçilmesi, çalışma koşullarının optimize edilmesi ve tıbbi uygulama hatası iddialarına yönelik davaların doğru ve ivedi bir şekilde sonlandırılması ile sağlık çalışanlarının üzerindeki malpraktis baskısının azaltılması gerekmektedir. Bu açıdan uzman mütalaası/bilimsel mütalaanın var olan eksiklikleri ve tarafların haklı/haksız yönlerini ortaya koymak yönünden önemli olduğunu düşünmekle beraber, farklı kanallar aracılığıyla kritik edilmesi ve bu bağlamda objektifliğinin ve güvenilirliğinin arttırılması gerektiği görüşündeyiz.